Hani şansın döndüğü bir an vardır ya...
Tam kırılma anı...
İşte o yaşandı; Salı günü...
“Paralel Yapı”, üst üste saldırı yapıyor, operasyon üstüne operasyon çekiyordu.
17 Aralık ilk hamleydi...
Onu daha büyüğü izledi...
25 Aralık’ta Başbakan’ın oğlunu almak istediler...
Büyük yatırım işlerini yapan ne kadar şirket varsa hedefe kondu.
Marmaray, 3. Köprü, 3. Havaalanı, Kanal İstanbul, Hızlı Tren...
Son dönemde Türkiye’nin yüzünü ağartan ne kadar iş varsa...
Hiç birini ayırmadan hepsinin üstüne gittiler...
Hızlarını alamadılar Hatay’da yardım TIR’ını işaret edip Türkiye’yi dünyaya ihbar etmeye kalkıştılar...
İçinde ne olduğunu bilmedikleri TIR’ın silah yüklü olduğunu ve Suriye’de El Kaide gibi örgütlere gittiği yalanını attılar...
“Türkiye terörü destekliyor” demeye çalıştılar...
Herkesin canı sıkıldı...
Yargı ve emniyet içinde cunta olduğu anlaşılınca, onların gördüğü davalar birden farklı bir boyuta geçti...
Paralel Yapı’nın Derin Devleti yargılamadığı gerçeği ortaya çıktı.
Meğer Derin Devlet’in yerine kendisi geçmek istiyormuş.
Öyle olunca davaların yeniden görülmesi gündeme geldi.
Ortaya öyle bir tablo çıktı ki...
Sanki her şey sil baştan oldu...
Derin Devlet’e karşı verilen onca mücadele boşa gitti...
Gözler umutsuzca milli iradenin temsilcilerine ve devlete çevrildi.
Acaba ne yapacaklardı?
O her zamanki alttan alan tavır sürüyor izlenimi vardı.
Sanki gelen dalgaları savuşturmakla meşgul haldeydiler.
Operasyonların açtığı yaraları tedavi edici tedbirler ile yetiniliyormuş gibi anlaşıldı.
Oysa milletin istediği şey pansuman değil ameliyattı.
Milli irade ve devlet ameliyat yapmasın diye Okyanus ötesinden mektup getirenler oldu.
“Beyaz bayrak kaldırdılar... Sulh istiyor...” diye anlattılar...
Öyle olmadığı mektubun yazıldığı tarihten 3 gün sonra gelen ve doğrudan Başbakan Erdoğan’ı hedef alan 25 Aralık operasyonu ile anlaşıldı.
Çalan saz ile söylenen sözün uymadığı görüldü...
Yetmedi bir de şansımızı İzmir’den deneyelim dediler.
7 Ocak günü İzmir’de Cumhuriyet Başsavcısı’ndan habersiz bir operasyon daha başlattılar.
İşte o kırılma anı oldu.
Her şeyin terse döndüğü an o operasyonun başladığı zamandı.
Devlet harekete geçti...
İlk Zekeriya Öz’ün yetkilerini aldı ve Bakırköy Başsavcı vekilliğine gönderdi. Gerisinin geleceği belli oldu.
Ardından Milli İrade ön aldı.
HSYK başta olmak üzere tüm yargı birimlerini yeniden düzenleyen yasal değişiklik için bir teklif Meclis Başkanlığı’na verildi.
Suyun akışı o an değişti.
Millete bir güven geldi.
Celal KAZDAĞLI